Seçimin herkesin içine sinmesi için ne yapmalı?

Birkaç seçimde müşahitlik yaptım ve sandık görevi aldım. Yıllardır teknoloji işiyle içli dışlıyım ve aynı zamanda farklı partilerin içindeki insanlarla söyleşme imkanım var. Ve 1994 seçimlerinden bu yana gazeteci olarak seçimlerin bizzat içinde her tarafına girip çıktım. O yüzden seçimin herkesin içine sinecek hale gelmesi için atılması gereken birkaç adım hakkında fikirlerim var ve sizlerle bunları paylaşmak istiyorum:

Seçimlerden önce, seçimi takip edecek olanlar ciddi bir sandık eğitiminden geçiyorlar. Neden? Çünkü sandık görevi gerçekten çok zor ve karmaşık. Öncelikle bu sorunun üstesinden gelinmesi gerekiyor. Böyle olunca sandık çalışanları atom mühendisliği değil sandık görevi yaptıklarının farkına varırlar.

Sandık görevlilerine uzaylı gibi bakılıyor. Çünkü oy vermeye gelenlerin hiçbiri aslında orada neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamıyor. Bir oda dolusu sandık görevlisini atom mühendisi sanıyor seçmenler. Bunun da bir şekilde üstesinden gelinmesi gerekiyor çünkü kendilerini yetersiz hissettikleri için soru sormaya çekinip saçma sapan hatalarla oylarını geçersiz hale getiriyorlar.

Özellikle yakında yapılan seçimlerde, seçimin karmaşık yapısı yüzünden kullanıcıların aralarında oluşturdukları efsaneler var. “CHP tam ortaya denk getirilmiş ki ona damga bastıktan sonra mürekkep yapılsın oylar geçersiz olsun”… Bu lafı gerçekten duydu bu kulaklar. Ben dedim ki abi o iş kurayla belli oluyor. Ya bırak sen hala kuraya mı inanıyorsun dedi. SUstum ve kimliğini verip gitmesi için ittim adamı.

Bizlere güven verilmesi gerekiyor. Bunun için de ciddi şeffaflık şart. Mesela bir kişinin iki farklı yerde oy kullanmasını imkansız hale getirmek mi istiyorsunuz? E o zaman seçmen listelerini bütün partilerin ortak sandalyesinin olduğu bir ortama koyun. Excell gibi bir yapının içine dizsinler oy verenlerin TC kimlik numaralarını… Sırala desinler. Arka arkaya iki isim gelirse anlayın ki iki kez oy verebilir durumda. Bu kadar basit bunu çözmek…

Okullarda oy veriliyor. Değişik partilerden gelen beş kişi, bir de biri başkan olmak üzere atanmış iki devlet memuru… Gerçekten yedi kişilik yapacak iş yok orada. Hatta tecrübeyle sabittir ki 4 kişiyle açtığımız sandıkları 7 kişiyle yaptığımız işlerin neredeyse yarı zamanında bitirmeyi başardık. Her sandıkta deli gibi sandık görevlisi olacağına daha çok müşahit salonlardan salonlara gezsin. Ama hepsinin kimliği olsun. Böylece daha iyi bir kontrol mekanizması sağlanırken sandık açma kurma işlemleri de sadeleştirilsin.

Her seçimde maymun gibi karşımıza çıkan damga mevzuu. Her gelen damgalı zarf sayılır, her zarfın ütüne o sandığın mühürü ayrı ayrı basılır. Her pusulanın üstüne mühür basılır. Mühür basarken atlanır çünkü 3 ayrı pusula için 385’er adet pusula ve bir o kadar zarf mühürlenmeli. Sabahın köründe 2,5 saatlik bir işten bahsediyoruz. Ve oy atanlar bilmiyor ama zarfları pusulaları sayanlar kağıtlar birbirine yapışmasın diye ellerini yalaya yalaya yapıyorlar işlerini.

Sandık odasına telefon sokulmayacakmış da çünkü oyun resmini çekerlermiş de millete attığı oyu gösterirlermiş. Yok zarfın üstünde oy pusulasında işaret olmamalıymış yoksa geçersiz sayılırmış. Pek şimdi size bir işaret yolu: Bir oy pusulasının oy vereceğiniz bölümüne istediğiniz kadar damga basıyorsunuz. Birisi dese ki “abi alt alta yedi tane birbirine yakın damga benim oyum”… Al sana yöntem. Nasıl olacak şimdi damga vurmaya sınır mı getireceksiniz? O zaman sağ üst köşeye basmış olan benim der ona ne yapacaksınız? Bırakın bu saçmalıkları 2019 yılındayız…

Seçimler bitiyor ve oyları saymaya başlıyorsunuz. Sonra önünüze bir tutanak geliyor. Tutanak o kadar karışık ki kitap açmadan içini doldurmak imkansız gibi. Bütün salonlar birbirlerine misafir gidiyor sen bunu nasıl yaptın diye. O kağıdı sadeleştirseniz de en azından insanlar doldurabilse? Yok hayır. İlla zor olacak. Gerçekten onu doğru doldurmak için en az üç seçimden geçmiş olmanız lazım.

Bu ıslak imzalı kağıtlardan 7 tane doldurmanız gerekiyor. Hepsine rakamları doğru girmeniz gerekiyor. Hepsine isimlerinizi ve imzalarınızı atmanız gerekiyor. BU gerçekten çok zor bir iş. İnsanlar bunun üstesinden gelebilmek için karbon kağıt kullanıyorlar. Bu karbon kağıtları zaten yüksek seçim kurulu başkanlara veriyor. Hiç karbon kağıt kullandınız mı bilmiyorum. Bir tarafından bastırarak yazarsanız diğer tarafındaki madde alt taraftaki kağıda çıkıyor aynı şekilde. Bir nevi kimyasal fotokopi çektirmiş oluyorsunuz. Ama karbon kağıtların çok önemli bir sorunu var. Alttaki kağıt kayarsa bambaşka bir yere bilgileri giriyor. Hani bu seçimlerde AKP verileri CHP’ye yazılmış filan diyorlar ya. Muhtemelen en önemli sebebi bu. Çünkü AKP ve CHP yan yana, alt alta kolonlardaydı.

Sene olmuş 2019, bu kadar e-devlet uygulaması, bu kadar e-imza var, biz hala 1600’lerin teknolojisini kullanıp kağıt imzalıyoruz. Bir cep telefonu uygulaması yapın. İnsanlar bu uygulama üstünden rakamları girsinler. Her parti ayrı ayrı girsin. Birbirlerini kontrol etsinler. Fotoğraflasınlar. Veriler otomatik olarak tek bir merkeze gitsin. Oy çuvalları formalite olsun, veri girişleri anlık hale gelsin. Polisler YSK hakimler avukatlar filan boşa çıksın. Seçim sonuçları 8 gibi açıklanmış olsun.

Verileri kontrol etmek çok daha kolay olmalı. İnsanlar harita üstünden halk olarak anında kime nerede kaç oy çıkmış görebilmeliler. Bunları sıralayabilmeliler. Mesela fenerbahçe hötzöt sokakta X partisine çıkan oyların sayısını hemen görebilmeliler. Geçmişin oylarıyla anında kıyaslayabilmeliler. Bunu sağda solda sosyal medyada paylaşabilmeliler. Ne kadar çok ve rahat paylaştırırsanız o kadar şeffaf olursunuz, o kadar yükselir güzel insan olarak algılanma şansınız…

Hikayenin sonunda esas alanım olan iletişim konusunda öneriler getirmek istiyorum. Bugün herkes Anadolu Ajansı’nın veri yayımlama seçimlerinden şikayetçi. Gerçekten de belli bir partinin en çok oy aldığı yerleri en sona saklayıp bir kesimin moralini bozma yaklaşımı kesinlikle yoktur demek çok zor. Yapmamız gereken şey nedir? Bu işi Anadolu Ajansı’ndan alıp Yüksek Seçim Kurumu’na vermek. Anadolu Ajansı bu verileri vaktinden önce servis ediyor. AA haberleri taraflı olarak veriyor ve herkesin tepkisin topluyor. O zaman veriler YSK sunsun bizlere. Belli bir formatta dataları ücretsiz olarak bizlere versin. Hem hangi bilginin ne zaman ellerine geçtiğini mükemmel bir şeffaflıkta öğreniriz hem de onun bunun haberlerine muhtaç kalmadan vatandaşlar olarak bilgi alma hakkımızı yerine getiririz. Bunun için YSK’nın yapması gereken verileri koyduğu veri tabanının internetten izlenebilecek bir ayağını yaratmak veya bir başka yere kopyalamak. Bunu yaparlarsa devlete getirilen eleştirilerin çok büyük bir bölümünü ortadan kaldırabiliriz.

Ben her seçimden sonra hayal kırıklığına uğramaktan nefret ediyorum. Hayal kırıklığımın oy verdiğim partinin aldığı oydan kaynaklanmıyor olmasından ayrıca nefret ediyorum. Hep kafamın bir bölümünü kurcalıyor acaba birileri yapılmaması gereken bir şey yaptı da devlet buna engel olamadı mı diye. Belki ben yanılıyorum belki öyle bir şey yok, devlet her tür sorunu giderecek tüm önlemleri alıyor. Ama ben bunu göremiyorum, ikna olamıyorum. Devletin beni ikna etmesini çok istiyorum. Bu çok büyük bir istek değil, biraz etrafınızdaki insanların ruh hallerine bakacak olursanız haksız bir istek de değil.