Doruk.Net bizim ilk servis sağlayıcılarımızdan biri. 19. yılını devirdiği için en altta okuyabileceğiniz bülteni göndermişler. Yükselen yeni nesil, hele parlak ve zeki sosyal medyacıların bilmediği internet dünyasını sizlerin bilmediği Doruk.Net ile anlatmak istiyorum. Lütfen nereden nereye, kimlerin alın teriyle geldiğimizi, bu uğurda kimlerin nasıl çalıştığını öğrenebilmek için okuyun. Belki birilerine ben 87 senedir internetteyim diye söylenirken elinize malzeme olur…
Doruk.Net ile ilk tanışmamız sizin internet diye bildiğiniz şey hayatımıza girmeden o zamanın BBS hatları üstünden oldu. O zamanlar eser miktarda telefon hattı alan kimi şirketler kapalı devre internet olarak tanımlayabileceğimiz hatları vardı. O zamanki şartlarda buradan 2.400 bit hızında veri indiren modemlerle zamanın şartlarının elverdiği ölçüde maillerimize bakar chat yapar ve hatta dosya paylaşımında bulunurduk. İnternet o değildi ama biz oymuş gibi yapardık. Kartvizitlerimizde adreslerimiz vardı ve herkes kartvizitimize uzun uzun bakardı ne demek istiyor bu acayip adresler diye.
Sonra ülkenin kapısından içeri internet girdi. Bazıları İzmir ve Ankara’da olmak üzere servis sağlayıcılar açıldı. Bunlar zamanının ötesinde, para kazanma amacı gütmeyen, zaten ortada kazanacak paranın olmadığı bir pazarda çalışan vizyoner ve güzel insanlardı. Doruk.Net sahipleri Gökhan (Erkman) bey ve Cengiz (Özden) beyler inanılmaz bir hızla girdiler pazara. Onların en büyük varlığı üniversite bağlantılarında yatıyordu. O zamanki şirketlerin aksine ellerinde iş planıyla atıldılar bu dünyaya.
Ben o zaman Milliyet’in bugün milliyet.com.tr olarak bildiğiniz internet sitesinin kuruluş aşamasındaydım. Türkiye’nin toplam internete çıkış hızı 256 kilobitten 512 kilobite çıkarılmak üzereydi. Bu ne demek biliyor musunuz? Şu anda evde kullandığınız ve burun kıvırdığınız 1 megabitin dörtte birinden tüm Türkiye dünyaya açılıyordu.
O zamanlarda da devletimiz hafif sarsaktı. Bir konsorsiyum kurarak internetimizi dünyaya açmak için adımlar attılar. Ama öyle bir sözleşme yaptılar ki adamların para kazanması imkansız hale geldi. O konsorsiyumdaki şirketlerin ki biri üniversiteydi, burnundan geldi çalışmalar ve Türkiye’nin toplam çıkışı 4 megabitlere gelmişken konuyu kapatıp sessizce uzaklaştılar.
İşte o zamanlarda bu şirketin içindeki öncü insanlar kötü telefon hatları ve 33 kilobitlik modemlerle Türkiye’de bilişim yaratmaya çalışıyorlardı. Devletimiz o zaman da çalışanlara kafa göz girme görevini üstlendiği için gereksiz vergiler ve telefonların servis sağlayıcılar tarafında internete girmesini sağlayan PRI hatların fiyatlarıyla herkesin canına okuyordu. Sonra büyük şirketler girmeye başladı pazara… Karamehmet Grubu girdi, Doğan girdi, Doğuş girdi. Ama bu şirketler hep orada ve ayakta kaldılar.
Nasıl ayakta kaldılar biliyor musunuz? Çalışarak. Mesela Milliyet’in internete girebilmesi için, Türkiye’ye gelen internet trafiğinin artması için bizzat şirketin başındaki insanlar sabahlara kadar oturup hiç işleri olmadığı halde çalışmalar yürüttüler. Türkiye’de ilk kez üniversite imtihanı sonuçlarının internet üstünden özel sektörden açıklanabilmesi için sabahlara kadar ODTÜ’den data indirdiler, bunun etkin sorgulama programını kodladılar. Sunucularda sorun çıktığında gece saat üçlerde evlerinden kalkıp ben patronum demeden sunucuların başına geldiler. Ne kazandılar? Hemen hiç… Türkiye’nin internet konusunda ileri adım atan bir ülke olmasında tuzlarının bulunmasının ötesinde bir kazanç geçmedi ellerine… Eğer bir şirkete teknik genel müdür olarak girselerdi kesinlikle onda bir kadar çalışarak on katı kadar para kazanabilirlerdi.
Sonra hosting işine girdiler. Şaka değil burada ismini onlara sormadan yazamayacağım çok inanılmaz bankalar, telekomünikasyon şirketleri onların sunucuları üstünde ilk elektronik postalarını alıp verdiler. Orada interneti öğrendiler, orada çalışanlarına internetin gerekliliğini kanıtladılar.
Sonrasında ben o zamanın Show TV’si içinde video paylaşımı yapabilir miyiz sorusunu ortaya attığımda ve o zamanın farklı vizyoner kafasına sahip Erol Aksoy’u bu işe girin dediğinde belki bugün bile varolmayan bir sistem kurup Türkiye’nin yetersiz alt yapısından kaçırdığımız kullanıcılara yurt dışından Video Streaming hizmetine girdiler. O zaman Youtube yoktu. i Tube, you Tube, he/she Tubes sanıyordu insanlar video barındırıp insanlara seyrettirmeyi. Biri bizi gözetliyorda o şartlarda neredeyse dünya rekoruna imza atıp milyonlara eş zamanlı evin içini 24 saat gösterdiler.
Onların neler yapıp yapamadığını sayarsak bu sayfanın hostingine hiçbirimiz yetişemeyiz. Ama sonra devletimiz ve ardından gelen Türk Telekom özelleşmesi yetişti. Tüm tekeller bir araya geldi ve belki bir dünya markası olabilecek Doruk ve onun gibi markalar küçüle küçüle bugün yeni nesilin adını dahi bilemediği bir şirket haline geldi.
Ama o insanlar millet internet öğrensin diye 10 bin dolar verip yeni server alıp üstüne IRC sunucusu kuracak kadar bu işe gönül vermiş, 1995 yılında ABD’de oturanlarla web üstünden oyun oynayacak kadar vizyoner, kendilerini satın almaya gelen firmalara ‘sizin kaybedecek 50 milyon dolarınız olabilir ama bizim kaybedecek 500 bin dolarımız yok ortak olmuyoruz sizinle’ diyecek kadar kalender, devletin ve uzantısı şirketlerin karşılarına koyduğu tekel uygulamalara küfür etmeyecek kadar terbiyeli ve bu sektörde şu anda müdür olarak geçinen herkesi yetiştirecek kadar da bilgili insanlardı.
Sanki ölmüş de arkalarından konuşuyormuşuz gibi bir yazı oldu ama benim o zamanları yaşamış biri olarak bakış açımla bugün olduğu yeri haketmeyen bir kurum olduğunu size söyleyebilirim. Eğer bu ülkede uluslararası normlarda kural ve kanunlar olsaydı bugün yurt dışında telekom şirketi satın almak için dolaşan ve cebinde birkaç milyar doları olan bir şirketten bahsediyor olurduk. Ama sahipleri yine oturup kod yazardı o ayrı.
Bu size anlatmaya çalıştığım şeyler kapsamında aşağıdaki bülteni okursanız demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. O zamanı yaşayan çorbada tuzu bulunan bulunmayan herkesin yüreği cız etsin diye yazdım bu yazıyı. 19. yılını hiç teşvik istemediği, vergisini tıkır tıkır ödediği, istihdam yarattığı ve sektöre okul olduğu için başbakanın katılımıyla kutlamalıydı Doruk.Net…
DorukNet Genel Müdürü Gökhan Erkman 19. yıl anısına düzenlenen gecede Türkiye’de ilklere imza atan bir şirketin genel müdürü olmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Erkman yaptığı konuşmada hem Türkiye’de hem de dünyada başta teknoloji olmak üzere her alanda gittikçe hızlanan bir değişim ve ilerleme sürecine DorukNet olarak tanıklık ve eşlik ettiklerini belirterek DorukNet’in 100’ü akşın çalışanı, yüzlerce iş ortağı ile internet ve telekomünikasyon sektöründe öncü ve yenilikçi servisler sunduğunun altını çizdi.
DorukNet’in 25 bini aşan müşteriye hizmet sunan yenilikçi bir şirket olduğunu belirten Erkman konuşmasına şöyle devam etti: Geldiğimiz nokta ilk günlerde hayal ettiklerimizin ötesine geçmiş olsa da önümüzdeki yıllarda daha çok çalışıp daha fazla değer üretmeyi hedefliyoruz. Ulaştığımız her hedef bir sonraki hedefimiz için basamak oluyor. Öncelikle müşterilerimize, tüm iş ortaklarımıza ve çalışanlarımıza teşekkür ediyorum. Bundan sonra da beraberce daha büyük hedeflere ulaşacağımızdan eminim.