TV seyretmenin başka başka yolları

Şimdiki çocuk ve gençler internet kuşağıysa ben TV kuşağıyım. Nasıl onlar benden daha az zamandır internette olmalarına rağmen orayı benden iyi biliyorsa ben de televizyonu onlardan daha iyi biliyorum. Öyle ya biz TV izlemeye akşam saatlerinde test yayınının düüüt diye bağırmasını izleyerek başlardık. Sonra siyah beyaz bayrağımızla istiklal marşı söyleyip çizgi film seyreder neredeyse yatma zamanı gelmeden televizyonun kapanması durumunu yaşardık. Bugün televizyon bambaşka bir yere geldi. Biraz onu konuşalım, nerelere nasıl gideri tartışalım…

Öncelikle şunu söylemek lazım: Benim 70’li yıllarımda ne verirlerse öle bayıla onu izleme dönemi bitti. Kimse verilene razı olmuyor. Hatta öyle ki aynı evde yaşayan üç kişinin bile istekleri uyuşmuyor. Hatta öyle ki evin içinde tek kişi yaşıyorsa bile moduna göre bir kanalı sabahtan akşama kadar baştan sona izleyemiyor.

90’lardan 2000’lere TV

90’lardan sonra başlayan kanal patlamasının ardından hepimiz evin reisinin elinde bir uzaktan kumanda aleti dönemi başladı. Onun ne isterse seyretmesi, bir filmden sıkılınca evin ahalisinin ne istediğini düşünmeden bir başkasına geçmesi gibi konular 90’larda doğan Y kuşağının televizyondan soğumasına neden oldu. Ama bunun da ötesinde yarısından başlayarak film izleme ve başında ne olduğunu anlamaya çalışma gibi zeka aktiviteleri doğdu. Evde herkesin birlikte izleyebileceği yapımlar, toplam zeka seviyesinin düşmesini sağlayan iğrenç dizilerin gelmesine ve TV’nin karanlık çağlara girmesine neden oldu.

Sonra korsan filmlerin VCD ve DVD’lerini takip eden internetten korsan filmlerin ortaya çıkmasıyla evin ahalisinin her birinin kendi ekranıyla bir tarafa doğru uzaklaşmasıyla olay bambaşka bir yere doğru evrildi. Evin çocuklarının kendi odalarının olması da bu gelişmenin tartışılmaz bir sonucu olabilir.

Netflix’ten sonra değişen dünya

Sonra bugünlere geldik: Değişik platformlar çıktı. Netflix gibi eskiden DVD satan bir platformun internet üstünden küçük paralara istemediğin kadar film ve diziyi sunmasıyla birlikte benim gibi insanların aynı anda 5-8 arası platforma para vermesi TV platformunun evin içindeki cüzdan payını artırdı. Ama sadece bu platformlar olmaz, olamazdı. Çünkü depremler vardı seçimler vardı ve ulusal kanalların haber kanallarının da izlenmesi gerekiyordu. Türkiye’de Digiturk, yurt dışında Canal+ gibi platformlar bu açığı görerek hem ulusal hem dikey kanalları film ve dizi içerikleriyle süslediler bir yere kadar beceriksizce. Ama onların da devri geçti başa çıkamadılar çok kanallı yapılarla…

İşte o günlerde Türk Telekom ve Turkcell gibi yapılar kendi TV platformlarını açmaya başladı. Ama ana işleri değildi bu ve çok da başarılı oldukları söylenemez. Neden mi? Hepsi tek bir film platformunu yayın saçaklarına gömdüler. Bu iki şirketten birinin ötekine yönelik üstünlüklerini hissedebilmek imkansız gibi bir şeydi. Onlar da bunu biliyordu ama kendilerini bu yönde geliştiremediler. İçerik üretmek öyle kolay bir şey değil. Türk Telekom spor işini sırtlanıp o alana para akıttı. Lig maç yayınlarını çok pahalı olduğu için alamadılarsa da gerçekten özgün spor içerikleri yarattılar.

Turkcell o günlerde TV+ adı verilen platformuna ilginç bir özellik kattı: Dedi ki ey halkım burada istediğini izle,. istediğini kayıt et. Ama Digiturk gibi aletin içine sınırlı alana kayıt etme bana filmin başı ve sonunun time code’larını gönder ben onları sana internet üstünden istediğin zaman izleteyim. Çok iyi bir fikirdi bu. Özgün değil ama mükemmel bir fikirdi. 24 saat geriye giderek eski ve kaçırdığınız içerikleri izleme fırsatı çok tuttu. Milyonlu rakamları geçtiler ve iyi abone topladılar.

Tivibu TV+ rakipliğinde neler oldu?

Yine de neresinden bakarsanız bakın insanlar bu içerikleri operatörlerinin onlara sağladığı indirimler için aldılar. Yani Turkcell kulanıcısı Türk Telekom’un Tivibu’su süpermiş ona ayrıca para vereyim demedi. Tivibu, bu oyunda kendine ilginç bir alan yarattı bu hafta içinde yaptığı basın toplantısıyla: Siz 24 saat geriye gidip izlemeye mi alıştınız, o zaman alın size ben 7 gün geriye gidiyorum dedi.

Çok iyi bir fikirdi bu. O platformda kaç tane kanal var? 100 tane mi? Bunları 7 gün 24 saat kayıt etmek kaç gigabayt yer tutar? 100 mü? Bunu az yer tutsun diye silmenin mantığı nedir? Kaç para bugün terabaytlık sunucular? Sallayın gitsin. HD film cehennemi bile petabaytlarca korsan film datası tutarken koca telekom şirketlerinin terabayttan kaçması olacak iş mi? Hatta 7 gün da yapma 70 gün yap… Nedir yahu bunun maliyeti? Gülünç bir rakam olmalı konuştuğumuz telekom dünyası için.

Türk Telekom bunu bir tık daha ileri götürdü ve dedi ki ben size şahane bir arama motoru da sunuyorum, içinde aradıklarınızı kolayca bulacaksınız. Bir de üstüne daha önce seyrettiğiniz şeylerin benzerleri çıktınca size haber vereceğiz. E tabi saklamayı yapanın bunu da yapması şart. Bir de üstüne Netflix modeliyle kullanıcıya özel profilleri özellikle de çocuk profilleri ekleyince tadından yenmez oldu olay. Muhtemelen Turkcell de bunu yapacaktır ama Türk Telekom bunu daha önceden duyurmuş oldu.

Bütün bu gelişmelerin arkasında ZTE gibi büyük bir şirketin altyapısının yattığını da gözden kaçırmamak lazım. Yani sistem kendini sürekli güncelleyecek yenileyecek. Her iki operatör de bunu çok iyi kullanıyor.

Hani içerik kraldı?

Bunlar her ne kadar olmazsa olmaz teknik güzellikler olsa da tüm şirketler için eksik olan önemli bir şey daha var: Orijinal içerik! Tamam film ve diziler çok pahalı olduğu için ikisi de bunu tek bir kanaldan alıyor. Bu anlaşılır bir şey. Ama özgün içerik oluşturma potansiyeli olan insanları buraya toplayarak kendi kanallarını açtırabilmek olayı bambaşka bir yere götürebilirdi. Türk Telekom’un yayın hayatını başlattığı Tivilife buna güzel bir örnek olabilir. Yetmez ama evet cümlesi onun için kurulmuş gibi.

Baktığınızda TV izleyicilerine kanal açıldığında herkesin aklına nedense sadece kadın izleyicilerin icerikleri geliyor: Yemek programları, sağlık programları, biraz gezi, biraz iyi yaşam… Ama kadınlar toplam TV izmleyicisinin ne kadarını oluşturuyor? Nereye kadar bu aşkın sonu?

Z kuşağının TV alışkanlıkları

Z kuşağının izlediklerine bakalım: Z kuşağı geçtiğimiz ay 5,5 milyon seçmen çıkardı. Yani o kuşağı yakalayabilen biri rating’e yüzde 10 ile girebilir. Bu sadece bir örnek. Ne izliyor onlar? Kendileri gibi olan insanları izliyor. O çocuklar 100 kişi kendilerini seyretsin diye TikTok’ta evlerini yakıyor, kıçlarını açıyor ve hatta cebinden para harcayıp ödüller filan dağıtıyor izleyicilere. Bunları dikey kanallara çıkarsanız ne olur biliyor musunuz? İçerik dünyası yıldızlar kazanır. Bu çocukların başkasını oyun oynarken izleyebilmek için deli gibi salak insanların küfürlerine maruz kaldığını görmüyor tabi ki aileler. Hatta o oyunların kendi aralarında düzenlediği turnuvaları stadyumlarda 100 bin, evlerinde 50 milyon kişi canlı izliyor.

Her şeyi bir kenara bırakın, 1990’lı yılların sonlarında ülkenin ilk Teknoloji Televizyonu’nda çalışmış biri olarak söyleyeyim, bu kadar teknoloji meraklısı insanın olduğu ülkede bu konuda bir dikey kanal olmadığı gibi büyük kanallarda dişe dokunur bir program bile yok. Oysa hayatımızın çok büyük bir bölümü teknolojiye bağımlı bir şekilde geçiyor. Ben 2010-2020 arasındaki hayatımın büyük bir bölümünü tüm büyük firmalara, tüm bilişim STK’larına ve hatta devlet kurumlarına neden böyle bir TV kanalının olması gerektiğini anlatmaya çalışarak geçirdim. Avcı kanalı, tarım kanalı hatta halay çekme kanalı açan sermaye sahiplerinin bir tanesi bile ülkeyi bir yerden bir yere götürmeye çok elverişli bilişim kanalı açmayı akıl edemedi. Olsun ilerde olacak, ben de o kanalı izlerken ohooo diyeceğim.

İçeriklerin çoğaltılması durumunda teknik olarak da atılması gereken bazı adımlar var: Televizyon yayın saçağını derleyerek tek bir kanal haline dönüştürmek. Mesela ben yayının başına oturdum diyelim: O anda maç varsa o gelsin önüme, bir film varsa bana sorsun haberler mi film diye ben seçeyim. Sevdiğim bir şarkıcıyı bilsin platform ve o bir talk showa çıkmışsa anında o açılsın gelsin önüme. Komedi karakterlerinin çıktığı yayınlar gelsin önüme, belgesellerin beğendiğim temaları gelsin… Bu bilgilerin hepsi kanallar tarafından sağlanıyor. Bir yapay zeka bunları derleyip toparlayıp Serhat filtresinden geçirecek işte daha ne olsun…

Hatta bunlar farklı bakış açılarıyla çoğaltılabilir: Diyelim ki sevdiğim bir futbolcu, sevdiğim bir şarkıcı bir politikacı veya bir düşün insanı… Onlarla bir olayım. Onlar ne izlerse onu izleyeyim. Onların kafasına girmiş olayım. Teknolojinin sağlayabileceği o kadar çok zekice hareket var ki…

Evden çıkmayan insanlar evde ne yapar?

Artık insanlar evlerinde yaşıyor, neredeyse dışarı çıkmıyorlar. Dışarı çıksalar da yanlarında tablet veya büyük ekranlı telefonlardan ayrılmıyorlar. Zaten her şey çok pahalı, özellikle de dışarısı. O yüzden iyi bir TV platformu çok para kazanır. Ama daha da önemlisi operatörler bu işten bir koyup üç alacak konumdalar. Hem kullanıcıları dükkanlarının bünyelerinde tutacaklar, hem datayı kendi ağlarında tutacak ve maliyet avantajı sağlayacak, hem kullanıcıları kendi tanıtımlarına maruz bırakacaklar.

Operatörler oyuna başka türlü bakmak durumunda… Bu iş kitleleri taşıması gereken transatlantikler değil… Aksine kullanıcıların birey olmasını sağlamak ve küçük sandallarla derelerde istedikleri istikametlere gitmelerini mümkün hale getirmek gerekiyor. Muhtemelen evdekilerin bir kısmı her zaman maç izlemek istemez. Ben de düşük zeka yaşına sahip TikTok’ta kendine sevgili yapan kadınların kocalarıyla kavgalarını izlemek istemiyorum. Düşük bütçeli B movies tarafını kimse istemiyor anladığım kadarıyla. Eski filmler ve dizileri çok istiyorum mesela. Operatörler olarak bunları yapabilirsiniz ve buna harcayacak paranız da var. Ayrıca da o kadar büyük kitlelere sahipsiniz ki o verdiğiniz paraları anında çıkarabilirsiniz. Mesela Digiturk yıllarca 2 milyon kişiyle dünya paralar kazandı. 30 milyonluk toplam kitleye sahip operatörler biraz toparlansalar 10 milyonlu rakamları neden bulamasınlar ki…

Bu arada iş modeli olarak ne kadar imkanlıdır imkansızdır bilmiyorum. Ama benim severek para verdiğim GAİN gibi Blu TV gibi platformlar var. Onlar bünyeleri katılıp en kötü ihtimalle onlara kanallar açılıp yürüseler çok iyi olmaz mı? Blu TV TV+ gibi platformlarda buna ufak tefek de olsa başladı. Ama daha iyisi olabilir. Mesela Türkiye’ye gelmemiş HBO gibi müthiş yapımlara sahip platformlar bile düşünülebilir. İmkansız mı?

Tivibu TV anlayışını kökten değiştirdi

Türk Telekom CEO’su Ümit Önal yaptığı işler için şunları söyledi: “Türk Telekom olarak, bugüne kadar, teknolojik liderliğimizi uzun soluklu kılacak pek çok çalışmanın mimarı olduk. Teknolojik birikimimizi sağlıktan ulaşıma, kültür sanattan eğitime kadar birçok farklı sektöre başarıyla aktardık. Adımımızı attığımız her alanda ilklere öncülük ettik. Bu geleneğimizi yayıncılık sektörü özelinde de başarıyla sürdürdük. Ülkemizde IPTV yayıncılık dönemini biz başlattık. Türkiye’nin yeni nesil TV ve eğlence platformu Tivibu ile geleneksel televizyon yayın anlayışını kökten değiştirdik. Geliştirdiğimiz kullanıcı dostu teknolojilerle kullanıcılarımızı ayrıcalıklı televizyon deneyimi ile tanıştırdık. TV platformumuz Tivibu’nun kullanıcı deneyimini güçlendiren yeni ara yüzü, 7 gün geri al, Benim Kanalım gibi farklı özellikleri ve ilkleri barındıran Tivibu Multiscreen Platform’u ile kullanıcılarımıza en iyi deneyimi sunuyoruz. Yenilenen arayüzü ile Tivibu’nun TV izleme deneyimini bir üst seviyeye çıkarırken, platformu birbirinden değerli ve özel içeriklerimizle zenginleştirmeyi sürdürüyoruz. Bugün Tivibu’nun bu imkanlarını yeni yaşam kanalımız Tivilife’ın geniş içerik yelpazesiyle birlikte duyurmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Tivilife; yerli ve yabancı programları harmanlayan yayın akışı ile en özgün ve özel içerikleri izleyicilerle buluşturacak. Geziden yemeğe, sağlıktan modaya, doğadan spora, eğlenceden hobilere, girişimcilikten teknolojiye yeni trendleri izleyicilere sunacağız. Tivilife’ın yepyeni ve zengin program seçkisiyle hayatın nabzını tutan bir yaşam kanalı olacağına inanıyoruz…”

Söylediklerimize benziyor aslında onun dile getirdikleri… Evin televizyonunu ele geçiren şirket gerçekten çok ileri gidebilir. Bekleyip görelim.

En başta söylediklerime dönecek olursam… TV dünyasının macerasının tamamına yakını bu gözlerden ve kulaklardan geçti. Şu anda eski yapılanın daha iyisi değil çok daha değişiği lazım. Daha değişik daha iyi olmayabilir. Ama öyle bir dünyada yaşıyoruz ki daha iyi değil daha doğru olan kazanacak. Netflix buna çok iyi bir örnek…