Ders 1: Köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyenler, kaybolup gidenler…
Ekmeleddin İhsanoğlu bir hevesle belki de Cumhurbaşkanı olurum diye geldi. Yaşlıydı. Hitabettiği seçmen kitlesiyle alakası yoktu. Hayatı akıl ve mantık kapsamında değerlendiren bir kitleye kendini gökten inen vahiyle anlatmaya çalışan biri olmaya çalıştı. Olmadı tabii ki… O zaman hedef kitlenin en önemli ortak noktası nedir diye baktılar. İnterneti buldular. Orda da tabii ki sosyal medyayı. Yalandan bir hesap açtılar. Basına söylenenleri aynen oraya aktarmaya çalıştılar. Olmadı tabii ki. Sonra seçimi beklendiği gibi kaybedince yalandan seçimi kazanana bir mesajla sahneden çekildiler. Ve 10 Ağustos’tan beri tek bir satır bilgi bile girilmemiş. NE oldu öldü mü? Buharlaştı mı? Demek kihiç inanmadı internete. Şimdi o parti ya da bakış açısından birisi kendine bir sosyal medya hesabı açsa, Allah birdir dese inanacak kimse çıkar mı? Çıkmaz.
Ders 2: Eğer suçlu hissetmiyorsan özür dileme, gerek yok
Mirgün Cabas. Güzel adam. Yolumun kesiytiği, göründüğü gibi olduğunu görünce şaşırdığım bir adam. Doğru söyledikçe köylerden kovuluyor. Artık dokuzuncu köye çok kalmadı. Basit bir şey söyledi:
bu eylem nasıl biterse bitsin çıkarılacak tek ders var: çocukları vurmayin, annelerini yuhalatmayin
İnsanlar onun bu sözüyle teröre destek verdiğini çıkardılar. Ne deseydi çocukları vurun ki bir daha bu eylemler olmasın mı? Anneleri yuhalatmayı bırakmayın geri adım olur demesini mi? Eyleme en ufak bir övgü yok, eylemcilerle ilgili en ufak bir temennisi yok. Bu söylediklerinden yapılan eyleme övgü çıkmaz ama ona karşı edilen küfürlerden edilen tehditlerden ve herşeyden çocukların öldürülmesinden duyulan sevinç annenin yuhalatılmasından duyulan huzur çıkarılabilir.
Ne söylerse söylesin karşısındaki insanlar iletişimi ve Türkçeyi bilmediği için onu anlamayacaklardı. Kendini anlatmak zorunda da değildi. Ama o neredeyse özür sayılabilecek bir metin yayımladı.
Yayınına ara verdi, mesaj yazmayı bıraktı. Linç eden kazandı. Şimdi insanlar biliyorlar ki niteliksiz de olsa yeterince kalabalık bir biçimde toplanırlarsa ve annelere babalara küfür ederlerse o kişiler fikirlerinin doğruluğuna bakmaksızın özür dileyip geri adım atacak. Ah be Mirgün.
Tabi bunları iş yerinden ve yakın çevresinden gelen fiziki saldırıları bilmeden söylüyoruz. Yine de benim bildiğim Mirgün bunlarla savaşacak güç ve enerjiye sahip bir adamdı.
Ders 3: Dik durursan sinip kaçacaklardır
Nevşin Mengü… CNN’in dik duran habercisi. Linç edildi çünkü saldırı haberini ilk kez verirken terör dedi, durdu, daha ne olduğunu bilemiyoruz dedi. Vay efendim olaya terör diyemiyormuşsunuz. Evet o konuşmaya başladığında kimse ne olduğunu biliyor muydu? Devlet bu konuda açıklama yapmış mıydı? Hala IŞİD’in bomba patlatıp onlarca vatandaşımızı öldürdüğü olaylara terör eylemi diyebiliyor muyuz? PKK’nın Güneydoğu Anadolu’da son zamanlarda gerçekleştirdiği eylemlere terör diyebiliyor muyuz? O bir haberci, doğrulamayı bekliyor sadece.
Yine nicelikli ama niteliksiz bir güruh onun üstüne saldırdı. Hiç de geri adım atmadı. Vakar ve dik şekilde durdu cinsiyetçi ve aşağılık küfürlere rağmen. Hatta onlardan korkmadığını göstermek için en aşağılık olanlarını beğendi ve RT’ledi. Elleri arkadan bağlı bir rehinenin yanında duran eli silahlı adamın suratına tükürmesiydi bu hareket.
Başbakanına cumhurbaşkanına karikatürle yaklaşanları mühebbetle yargılayan hukuk sistemi bir kadının tehdit edilmesine, sözlü cinsel saldırılarda bulunmasına hiiiç sesini çıkarmadı. Gerçi Nevşin’in çok da umurundaymış gibi durmuyor. O işini yapıyor. Normal hayatına ve mesajlarına da devam ediyor.
Nevşin Mengü sosyal medyada yapılması gerekenleri göstermesi açısından benim kahramanımdır…