Cumhurbaşkanının ilk beceremedik itirafı fibere kısmet oldu

Bu bölümü Türkiye ve mevcut iktidarı hiç bilmeyenler için yazıyorum: 2002 yılından bu yana tren kazalarından maden felaketlerine, fetö saldırılarından uzaya giden enflasyona kadar hiçbir konuda iktidar yanıldığını, yanlış yaptığını, yanlış yapma ihtimalinin olduğunu kabul etmedi. Bunu kabul etmeye yakın bir yere dahi gelmedi. Bu bilgiyi cebimizde tutalım.

21 Ekim Cuma günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP Bilgi ve İletişim Teknolojileri Başkanlığı tarafından düzenlenen “Blokzincir İstanbul” etkinliğinde açıklamalarda bulundu.

Tam olarak şöyle söyledi: “İnternette fiber altyapı konusunda biraz yavaş gidiyoruz, onu da hızlandırmamız gerektiğinin farkındayız. İnşallah yakında bu konuda çok önemli adımları hayata geçirmiş olacağız.”

Bu açıklama iktidarın bir konuda beceri eksikliği içinde bulunduğu bir şeyi itiraf etmesi açısından gerçekten bir ilk. Bu ilkin fibere denk gelmesi de çok enteresan. Peki madenleri trenleri ekonomiyi fıtrat olarak tanımlayan iktidar neden fiberi böylesine kolayca gömdü ve kendini beceriksiz gösterdi?

Çok basit bir sebebi var: Fiberde gerçekten çok kötüyüz. Bu kadar kilometrekareye, bu kadar insana, bu kadar potansiyele yakışmayacak kadar küçük, yavaş ve yetersiz fiberimiz var. Fiber var dediklerimiz de fiber değil bu arada. Yarısı bakır olan fiber mi ararsınız, BTK’nın raporlarında fiber olarak tanımlanmayan fiber mi ararsınız, bir metrelik borunun içinden geçen 20 kılı 20 metre fiber sayan mı ararsınız… Çeşit çeşitiz…

Türkiye’de iki firma var fiberin yükünü çeken: Türk Telekom ve sonradan gelme Turkcell. Türk Telekom fiberin ağır yükünü taşıyor ama malın büyük kısmı Türk Telekom özelleşmesinin öncesine ait. Evlere gelen VDSL’i fiber olarak tanımlaması, last mile denen tanımda bakırın kullanılmasına rağmen bunun halen fiber olarak tanımlanması sıkıntılı.

Turkcell olaya sonradan girdi ancak belli başlı bazı şehirlerde kurdu altyapıyı. Türkiye genelini düşünmedi. Bir de eskiden 100 megabit derlerdi 105 megabit internet gelirdi eve. Şimdi 85 megabit gelince eve gelen insanlar diyor ki “ee ne var bunda o kadar arttı kullanıcı normal 100’de 85 gelmesi…” Yani o mükemmeliyetçi zihniyet yerini “ne kaa ekmek o kaa köfteye” bıraktı…

İşin daha acayip tarafı her iki şirket de o ya da bu şekilde devletin kontrolüne geçti. Bağıra bağıra geçti. İkisi de anahtar kadroları kaybetti. “Yok yaa” diyenler olacaktır. Desinler.

Her ikisi de devletin ağzının içindeyken devletin en tepesinin fiberden sıkıntı dile getirmesi çok saçma geliyor bana. Yani devlet her tür yönetim yeteneğine sahip bu iki şirketin üstünde. Bir futbolcunun ben niye antrenman yapmıyorum diye yakınması gibi. Sanki elinizi tutan var… Recep Tayyip Erdoğan diyecek ki “Ey Telekom genel müdürü Ümit Önal ey Turkcell’in CEO’su Murat Erkan çabuk fiberi 100 milyon kilometreye çıkarın” onlar da git ya bizim başka planlarımız var yapmak istemiyoruz” diyecekler öyle mi? Geçelim bunları.

Ben söyleyeyim malum sebeplerden bu şirketlerin cebinde beş kuruş paraları yok. “Yatırım yapıyoruz ya süperiz bak” diyorlarsa da buna sadece haberleri mehter marşıyla dinleyenler inanıyor. Ama Erdoğan yap dese bir şekilde bulunur fibere para.

Ha belki de şöyle bir durum var: Erdoğan baktı ki Z kuşağından oy kaybediyor, baktı ki onların politikayla ekonomiyle çok olayı yok paso internet takılıyorlar… Dedi ki hadi herkesin evine fiber yapalım. Bunun da lansmanını başta atarlanarak sonrasında deli gibi gibi fiber döşeyerek yapalım… Güzel taktik olur aslında.

Düşünsenize şimdi Murat Erkan ve Ümit Önal yan yana masaya oturup cumhurbaşkanımızdan aldığımız yönle zibilyon kilometre fiber yapıyoruz diye basın toplantısı yapsa… Ne yazar önümüzdeki seçimlere biliyor musunuz… Her mitingde biiiz fiber yaptııık dense ortalık süt liman olur. Ben bu ülkeyi biraz tanıyorsam oyun kralını alırlar… Hem giren çıkan iki telekom şirketine…

Ha ben yine eleştiririm. Neden? Çünkü Türkiye’de fiber olmamasının sebebi fiberi paylaştıramayan BTK ve ulaştırma bakanlığı. Kiralarken satın alma parası isteyen Türk Telekom’un bu işlerine izin veren ilgili rekabet kurumları. Rekabetin sağlanmasını mümkün hale getirmeyip tüm altyapı işini iki kurumun keyfine bırakan tüm yapılarda… Ve o yapıları devletleştirenlerde. Bu şirketlerin borsa değerlerini sıfırlayanlarda…

Ama en komik tarafı ne biliyor musunuz? Bu sene her iki şirket de birkaç toplantı yaptı benim katıldığım… Her ikisinde de fiberlerini bir övdüler bir övdüler inanamazsınız. Ben o toplantılarda Erdoğan’ın söylediği şeyleri soru olarak yönelttim kendilerine. Biraz yetersiz bizim fiberimiz deyince bana bağıra çağıra “olur mu ya” dediler.

Şimdi Erdoğan’a da olur mu ya bizim fiber süper uluslararası fiber teşkilatı bizim fibere bayılıyor filan deseler ya…

Açtım çekirdeğimi çıtlayarak olan biteni izliyorum giderek yavaşlayan fiberimle.