Mobil dünyanın raporları biraz daha heyecan verici. Örneğin 2008 yılında numara taşınabilirliğinin çıkmasının ardından cep telefonu penetrasyonu ve sayısında ciddi düşüşler yaşanmıştı hatırlanacağı üzere. Bu sene bildiğiniz restorasyon yılı oldu: mobil pazar Türkiye’de hiç olmadığı kadar arttı ve 66.3 milyona geldi. Ne var ki 2008 yılının penetrasyonunu bir daha asla yakalayamadık. O zaman yüzde 92 civarı olan penetrasyon nüfusun artmasıyla birlikte sayısı artsa da yüzde 88.5 seviyelerinde kaldı.

2008 yılında sıfır olan 3G kullanıcı sayısı 37.7 milyona geldi. 2G kullanıcı sayısı da doğal olarak 65.8 milyondan 28.5 milyona düştü. Eğer penetrasyona kafayı takıp şunu Avrupa ülkeleri gibi yüzde 100’ün üstüne çıkaralım dersek bunun da yolu var, en azından BTK bulmuş: Nüfusun 0-9 yaş arasını bertaraf eden BTK, penetrasyonu yüzde 106.4’e çıkarmayı başarmış. Ha şu anda toplam nüfusla internete baktığımızda bizimki yüzde 89 ve sonuncuyuz. Peki Finlandiya kaç? Yüzde 179 penetrasyon. Oha Finlandiya…

Beni rahatsız eden rakamlardan bir tanesi de 3G artışı ve mobil internet artamayışı: 2012 yılının ilk çeyreğinden ikincisine 2.5 milyondan fazla artan 3G kullanıcı sayısı aynı oranda mobil internetçileri artırmamış. Bu rakamların şirketler bazında kırılımı yok. BTK ne diyorsa onu diyorum. Yoksa bizimki öyle değil gibi bir açıklamayı çok da ka’le alayacağımı beyan ve taahhüt ederim. Her 4 3G kullanıcısının sadece 1’i mobil genişbant internet kullanıyor. E oldu mu böyle? Biz internet kullansınlar diye istemiştik 3G’yi yanlış mı hatırlıyorum? Şu anda 3G sadece operatörlerin yeni bir bant aralığında servis vermelerini sağlıyor o kadar.

Bütün GSM şirketleri faturalı abone sayısındaki artışı manşetlerine çekerken faturalı sayısı sene başından bu yana yüzde 2.1, son çeyrekte yüzde 1 artmış. Öyle abartılacak, manşet yapılacak bir olay yok yani… (Beyler sakin olun) Faturalı ülkeler arasında bir tek Yunanistan ve Portekiz’i geçmişiz. Bu tablo gösteriyor ki Akdeniz insanı ön ödemeli karektere sahip.

2011’in başından bu yana Turkcell’in abone sayısı 1.66 milyon, Vodafone’un 1.6, Avea’nın 1.18 artmış. Turkcell abone kitlesiyle orantılandığında yüzdesel olarak geride kalsa da yine de yeni gelen aboneleri almayı başarmış. Avea en az aboneyi almış ama yüzdede çok iyi. Hangisi daha iyi siz karar verin. Şimdiye kadar 46 milyonu bulan ve fırfır tabir edilen kullanıcıların bir oraya bir buraya savrulduğu numara taşımada da mantıklı bir yere geliniyor. Yine son 15 ayın en düşük numara taşınması bu çeyrekte gerçekleşmiş. Bundan bir çeyrek önce şimdi taşınanın 3.5 katı insan numarasını taşımış bir oraya bir buraya… Bu başarı mı? Herkesin abone sayısı aynı kalırken bu 46 milyon bir oraya bir buraya ne yaptığını sanıyor? Bunu da taşımayı manşete taşımayı marifet bilen büyüklerimiz söylesin.

Şirketlerin gelirlerinin yüzdesel dağılımı düzenli olarak değişiyor. Sesten elde edilen gelir genel gelir içinde düzenli olarak yüzde kaybediyor. Sesin oranı 2008 yılında yüzde 81ler civarındayken 3G’nin gelmesiyle yüzde 77 civarına düşmüş. Katma değerli hizmetler yüzde 1’den yüzde 7 civarına gelmiş.

Bakanımızın mutluluk şarkıları içinde söylediği avrupa birincisi olduk söyemi açık ara doğru. 299 dakikayla birinciyiz, bize en yakın dakika 247 ile İspanya, sonra 242 ile Belçika geliyor. Ancak tabloda şöyle bir saçmalık var: listede bulunan ülkelerin konuşmaları 2011 yılının son çeyreğine göre alınırken üstlerine Türk konuşma dakikaları 2012 yılının ikinci çeyreği konmuş. Yani resmi olarak bir Avrupa şampiyonluğumuz yok. Yani İngiltere’deki olimpiyatlar, dünya kupası vs. gibi şeylerden bu tablo maymuna dönmüş olabilir. Ama biz heyecan aradığımız için bu tabloyu verdik ve tüm Türk gazeteciler de tabloyu sorguylamadan, 2011 son çeyreği içinde 2012 ikinci çeyreğinin ne işi var demeden kullandı. Afiyet olsun!