Ülke yangınlarla boğuştu, sellerle boğuştu. Bu kavgadan galip ayrıldığını söylese de kalesinde çok gol gördü. Verimli topraklarımızı, kocaman ağaçlarımızı ve en önemlisi moralimizi kaybettik. Bu noktada geçtiğimiz günlerde Sabancı Grubu, bir seferberlik çağrısı yaptı.
Adını Cumhuriyet seferberliği koyması enteresandı. 29 Ekim ile 10 Kasım arasında yapılacak olması enteresandı. Reklam filminde Atatürk büstünün temizlenmesi görüntüleri enteresandı. Başından sonuna dağ başını duman almış şarkısına vurgu enteresandı. Etkinliğin yapılacağı illerin seçimi ve bir önceki seçimlerdeki oy deposu enteresandı.
Toplamda baktığımızda, eğer hiç satır arası okuması yapmazsanız bu bir gönüllülük etkinliği. Sabancı Grubu finansal gücünü kullanarak şu anın en önemli konularından biri olan sürdürülebilirliğin üstüne gidiyor. Ağaçlandırma, biyoçeşitlilik ve üstüne okulların restorasyonu. Fikren mükemmel.
“Biz grupça ağaç dikiyoruz” denip geçilecek bir etkinlikten fazlası bu. TV ve gazeteler bunu böyle görmüş olabilirler. Ama birkaç kelimelik fazlası var:
- Sürdürülebilirlik etkinliğinin adının Cumhuriyet Seferberliği olması…
- Etkinliğe çağrılı gazetecilerin eskilere kıyasla tüm mahallelerden çağrılmış olması…
- Grubun bizzat CEO’sunun birkaç CEO ve grubun insan kaynakları büyük şefiyle etkinliğe gelip bizzat elini toprağın içine sokması (bu deyim yan anlamlarıyla birlikte kullanılmak istenmiştir)
Sabancı CEO’su Cenk Alper çok enteresan bir cümle kurdu: “Doğaya karşı topyekün bir savaş açtık. Kazanırsak hep birlikte kaybedeceğiz…” Müthiş bir cümle. Enerjiden sanayiye kadar yatırımları olan bir holding patronunun “insanlık olarak haddimizi aştık ve bu yüzden başımıza gelenlerin suçunu yine doğaya yüklüyoruz” demesi dikkat çekici.
Sosyal medyada bir kesim doğa için atılan adımları samimi bulmuyor. Yine sosyal medyada bir kesim aslında Cumhuriyet Seferberliği ile kastedildiği kadar karşıt duruşa sahip olmadığını iddia ediyor Holdingin…
Ne olursa olsun, ülkenin en eski ve büyük holdinglerinden birinin çevreye duyarlı olması önemsenmesi gereken bir şey. Bize düşen olayın takibini iyi yapmak. En azından bizim mahalle bunu her zaman ve layıkıyla yaptı.