Yeşilçam tadında Türk teknolojisi

TohumHepimiz beğenelim ya da dalga geçelim hayatımızda bir Yeşilçam etkisi var. Bu etkiyi size daha iyi anlatabilmek için hayatımızı sarıp sarmalayan teknoloji dünyasından örneklerle anlatmak istedim…

Eski Türk filmlerinde asla herkes zengin veya fakir olmaz. İlla ya oğlan fakirdir ya da kız. Bunlar bir arada yaşamaya çalışırlar aynı Türkiye’nin teknoloji sosyal paydaşları gibi. Baktığınızda girişim yapmak isteyen çok zeki fakir şirketleriniz vardır ve cebi dolu hantallaşmış ebleh hale gelmiş zengin şirketler. Birbirlerini severler ama ayrı dünyaların insanları olduklarını bilirler. Bir araya gelmeleri çok zordur.

Klişe karakterleri vardır Türk filmlerinin… Uşak, tombul aşçı, bahçıvan, şoför… Aynı bizim teknoloji sektörümüzün sivil toplum kuruluşları gibi. Bu karakterler asla başrol olmazlar. Varlık sebepleri zengin kız fakir oğlan arasına sıkışmış konuya komik bir bakış açısı getirmektir. Kimse onları dinlemez onlar da zaten derinlikli laflar etmezler. Amaçları filmi seyredenleri güldürüp ağır ortamı biraz olsun dağıtmaktır. Kimse onlar için “vay be bahçıvan ne acayip karaktermiş” demez. Hiçbir esas kız aşçıya aşık olmaz. Şobalaktır onlar.

Her Türk filminde ya esas kız ya esas oğlan kördür. Ya kör doğar ya da arada saçma sapan sebepler yüzünden kör olur. Aynı bizim teknoloji firmaları gibi. Etraflarında olup bitenlerden bihaber yaşarlar. Onlar için hayat güzel ve göremeseler de toz pembedir. Genelde gözlerinin açılması için araba ve türevi sert bir cismin onlara sert bir şekilde çarpması gerekir. Zaten görmeleri gereken şeyleri görmeye başladıktan sonra çok sevinir “görüyorum görüyorum” diye kendi reklamlarını yaparlar.

Necip Türk teknoloji basını diskoların büyülü dünyasında kandırılan genç ve masum kızlarımız gibidir. Şirketlerin zoruyla eğlenceli etkinliklere giderler. Masum görünümlü aslında içi kötü şirketler güzel kıza sahip olup onların gençlik hayallerini yıkma amaçlı ilaçlı limonatalar getirirler. Güzel kızımız aslında kandırılmaz, deli gibi kandırılmak ister. Çünkü gazozun ilaçlı olduğu çok bellidir. Deli gibi köpükler çıkarması, patlayıp çatlamasının yanında mavidir. Kime sorsanız içinde bir pislik olduğunu söyler. Ama basın kendine sahip olan şirketle aynı yatakta uyandığında kendini koruyabilmek için “kandırıldım” demek için bu mavi ve deli köpüren gazozdaki anormallikleri görmezden gelir. Sonuçta disko da güzeldir.

En önemlisi de Türk filmlerinin eli silahlı sert kahramanı… Bunu ben hep devletimiz ve regülatör kurumlarımız olarak düşündüm. Elinde minik bir altı patlar… Üst üste yüz el ateş eder. Ona sıkar, buna sıkar, oradan zıplar buraya hoplar. Etraftaki herkes onun üstüne gitmeye çalışır. Ama o minicik bir silahla herkese atarlanır ortada taş üstünde taş bırakmaz…

Siz uygun bir vaktiniz olduğunda burada bahsi geçen şeylerin yerine Türk Telekom, Turkcell, BTK, Ulaştırma Bakanlığı ve Bilişim Vakfı gibi şeyleri yerleştirin. Öyle düşününce daha komik oluyor.