Superonline’ın kendi adıyla hizmet verdiği zamanlarda o zamanki genel müdürü Murat Erkan ile yaptığımız söyleşinin ardından şu şekilde bir haber tasarlamış ve bunu sizlerle paylaşmıştım…
Murat Erkan önceki gün yaptığı açıklamada 2015 yılsonu itibarıyla fiber müşteri sayısı 899 bini aşan Turkcell’in, 35 bin 269 kilometrelik fiber ağını 2.4 milyon ev ve işyerinin kapısına kadar ulaştırdığını dile getirdi. Türkiye’nin 79 iline değen ağ üzerinden 14 ilde 2.4 milyon ev ve işyerinin kapısına kadar bin megabite kadar internet hizmeti ulaştırılmış, yılsonu itibarıyla toplam sabit genişbant müşteri sayısı 1.5 milyon olmuş. 2015 boyunca toplam 164 bin yeni fiber müşteri kazanmış.
Ancak bu haberin içinde esas dikkat edilmesi gereken nokta, çeyrek açıklamalarından bu yna aşina olduğumuz bu gerçekleşmeler değil şu cümleydi: “İnternetin baronları diye bilinen dünyanın en büyük servis sağlayıcılarını Türkiye’ye getirdik…”
Ta eskiden bu yana söylediklerimiz neydi? İnternetin baronları, bir başka deyişle toprak ağaları var. İnternetin en yetkin 11 şirketi kendi arasında bir ağ kurmuş. Hangi siteye giderseniz gidin bu baronların toprağından geçmek zorundasınız. Onlar da sizden Deli Dumrul vergisi alıyorlar her oradan geçtiğinizde…
Eğer tüm kullanıcılarımız Türk ağları içinde kalsalar, hiç Google ya da Facebook’a gitmeseler Turkcell veya Türk Telekom gibi şirketlerimizin karı ciddi oranda artar bu baronların topraklarından geçmedikleri onların haraçlarını vermedikleri için. Ama bir şekilde Google ve benzeri yabancı sitelere mecburuz. Dolayısıyla o parayı bir şekilde vereceğiz.
Peki biz baronların topraklarına nasıl ulaşacağız? Türkiye içindeki hızımız kaç olursa olsun, ne kadar uçarsak uçalım, o baronların topraklarına erişim hızımız bizim gerçek hızımızı gösteriyor bize. Sizin saatte 350 kilometre ile giden bir Ferrari’niz olabilir. Ama saat 08:00’de birinci köprü trafiğine çıkıyorsanız bir kağnı kadar hızlı gidebilirsiniz ancak.
Yakın zamana kadar o baronlara daha hızlı gitmenin yollarını ararken Murat Erkn bize en doğru yolun baronlara ulaşmak değil, onların buraya gelmesi olduğunu dile getirmişti. Verdiği demeçlerden anladığımız kadarıyla bu hedefini de gerçekleştirdi.
“Fiber yatırımlarımızı yaparken müşterilerimize sunduğumuz kaliteli hizmetin yanı sıra ülke ekonomisine, rekabet gücüne yaptığımız katkıyı da hep göz önünde bulundurduk. Dünyadaki başlıca içerik sağlayıcıların verilerini ülkemizde barındırması ve kolay erişilebilir olmasının yanı sıra ülkemizin internet ağlarının kesişim noktası haline gelmesinin önemini her fırsatta vurguladık. Bu anlayışla internetin baronları diye adlandırılan, Deutsche Telekom, KPN, Tata Communications, GTT, Telekom Italia gibi küresel operatörlerle işbirliklerine imza atarken Interoute, Telekom Austria, Oteglobe, Mednaitulus gibi bölgenin önemli fiber transmisyon altyapılarıyla da önemli anlaşmalar gerçekleştirdik. Avrupa ile ülkemiz ve bölgemiz arasında uluslararası data bağlantılarımızın kapasitesini 2 Terabit’in üzerine taşıdık. Dünyanın ve bölgenin en önemli telekom operatörlerini Türkiye’ye çekerek ülke pazarının hareketlenmesini destekledik. Gerçekleştirdiğimiz işbirlikleriyle ülkemizdeki internet erişim kalitesine ve verimliliğine katkı sağladık. Geldiğimiz noktada Türkiye’yi bölgede önemli bir geçiş noktası haline getirdik. Türkiye’nin bölgede internetin merkezi olabilmesi için hala önümüzde gidecek bir mesafe olduğunun farkındayız. Bu hedef için çalışmalarımızı 2016’da da hız kesmeden sürdüreceğiz.”
Bu şirketlerin Türkiye’de olması bizi hem “gerçek” anladma hızlandıracak hem de belki bir süre sonra ülke olarak internette yurt dışına gitmek için verdiğimiz parnın düşmesini sağlayacak.
O kadar acayip bir ülkede yaşıyoruz ki ciddi bir internet kullanıcısı sayısına sahip ülkemizde operatörler kendi aralarında ara bağlantı yapmıyor. Yani X operatörün kullanıcısı, Y operatörünün taşıdığı verilere ulaşmak için 10 birim zaman geçiriyorsa Hollanda’da barındırılan bir siteye ulaşmak için 7 birim zaman geçiriyor. Çünkü operatörler hala ülke menfaati yerine üriner bir yarış içindeler.
Eğer biz 80 milyona yaklaşan nüfusumuzun yarıdan fazlasının hiç de fena kullanmadığı internetle bu baronların bir parçası haline gelebilirdik belki de. Ama şu anda parçalanmış bir internete sahibiz.
“Ben rakibime fiber döşettirmiyorum” yaklaşımının şuursuzluğunu anlayan Ulaştırma Bakanlığı’nın, şirketlere ciddi tavır koymaya başladığını görüyor ve sürekli bunu size anlatıyorum. Acaba Türkiye’nin kullanıcılarının internete bu baronların kucağından geçmeden gitmesini sağlayacak bir inisiyatif de alır mı bakanlık? Acaba baronların ülkemize gelmesini kolaylaştıracak adımlar atar ve bizim tüm hatlarımızın hızlanmasını sağlar mı?
Hayırlısı diyelim…