Gelelim fiberin neden Türkiye’ye asla adam gibi gelemeyeceği konusunda karanlık düşüncelere sahip olanların kafalarından geçenlere. Fiber gibi ulvi bir konu için neden bu kadar karanlık düşüncelere sahip insanlar var diye sormayın. Karanlık göreceli bir kavramdır, kişiden kişiye olduğu gibi zamandan zamana da değişir.
Yılda sadece bir kez yapılan bir toplantı. Üstelik bakan beyin seçim bölgesi diye İzmir’e taşınmış. Ama bakan bey toplantıya bir saat geç geldi, konuşmasının bitmesiyle birlikte aynı hızda oradan ayrıldı. O ayrılırken yanında ön saflarda kalabalık yapan ve fiberle ilgisi olmayan güruhla beraber gitti. Günün en önemli toplantısı salyonun yarısına yapılabildi. Bu da aslında devletin bu işe nasıl baktığının çok önemli bir göstergesiydi.
Binali Yıldırım bu işin yapılmasını, tesis paylaşılmasını çok istediğini söyledi. Ama bunun ülke genelinde nasıl olacağını, bakanlığına geçen belediyeleri itme görevini nasıl yerine getireceğini, bu konuda gücü elinde tutan operatörlerin nasıl tesis paylaşacağını anlatmadı. “Ne var bunda” demeyin, bundan yıllar önce numara taşınması gibi konularda bakan bey kimin numarası nereye nasıl ve saat kaçta taşınacağına kadar olan tüm detayları söylerdi.
Ardından Türk Telekom’a gelelim… Türk Telekom, Türkiye’nin en büyük fiber yatırımını yapmış olmanın gururuyla konuya yaklaşıyor. Yurt dışında, Avrupa’da da fiber döşeyecek yeterliliğe sahip. Türk Telekom yaptığı yatırmın karşılığını almak istediğini söylüyor her fırsatta. Bu kadar yatırım yapmanın bir karşılığı olması gerektiğini dile getiriyor. Herkes paylaşım dediğinde o çok paylaşıma yaklaşmıyor gibi duruyor söyledikleri. Hatta öyle ki fiber satışında uygulayacağı tarifelerle ilgili BTK’dan izin dahi almak istemiyor. Zaten bunun için devletten de gerekli izinleri almış durumda. Bu yüzden konu paylaşım olduğunda hep yüzleri asılıyor, açık ve kapalı her tür iletişimde bunun mümkün olmadığını dile getiriyorlar. Konu fiber olduğunda genel toplantılara genel müdür yardımcısı düzeyinde dahi katılmıyorlar. Türk Telekom istemezse bu iş kesinlikle olmaz gibi gözüküyor.
BTK aynı şekilde daha önce Türkçe SMS konusunda gösterdiği kararlılığın yarısını dahi göstermiyor bu işin gelişmesi için. Konu bakanlık düzleminde ele alındığı için biraz geride kalmış gözüküyorlar, en azından neden geride kalmaları gerektiğine dair bir sebep var ellerinde. Örneğin kaç kişinin fiber kullandığı, kaç kişinin kullanabileceği ve Türkiye’nin bu alanda dünyadaki yeri BTK için birövünç kaynağı değil gibi gözüküyor. Bir senedir çok fazla iletişimi yapılan bu konuda verdikleri mesajların toplamı, güvenli internet kullanıcı sayısı konusundaki söylediklerinin yarısından az. Bunun sebebini anlamak mümkün değil. BTK başkanları ne zaman bu konu gündeme gelse halkın, basın ve STK’ların bilip bilmeden konuştuğunu alenen söyleyen konuşmalar yapıyor. Ama kendileri konuşmaktan da kaçınıyorlar.
Aslında tüm bu olanları Telkoder’in kesin bir biçimde kanıtlanması imkansız öngörüleriyle açıklamak mümkün. Telkoder Yönetim Kurulu Başkan Vekili Tanju Erkoç, şimdiye kadar hiç konuşulmamış bir iddiayı gündeme getiriyor: Bilindiği gibi Türk Telekom’un çok önemli bir bakır altyapısı var. Bu altyapı kurulup her tür sorunu halledildiği ve bakımı için her ay kullanıcılardan 15 TL’ye yakın bir ücret alındığı için Türk Telekom oyunun bakır üstünden sürmesini istiyor. Erkoç’a göre bu alan çok daha karlı üstelik alternatifi de yok. Halkın 8 veya 1.000 megabit kullanıyor olmasını çok fazla umursuyor gözükmüyorlar. BTK ve bakanlığın konuşmama sebebini de belki bu sözlerin içinde aramak gerekiyor.
Son olarak Telkoder üyesi, Grid Telekom’dan Hakan Akan uzun zamandır peşinden koştuğu, bakanlık, BTK ve Türk Telekom’un cevap vermekten kaçındığı soruyu gündeme getiriyor: Acaba Türk Telekom satın alınırken ihale şartnamesinde bir dönem fiber döşenen yerlerden geçiş hakkı için ara ödenmeyeceği konulu bir madde var mı? Akan böylesi bir durum olması halinde rekabetin zarar görüp görmeyeceğini sözlü olarak Rekabet Kurulu ve BTK yetkilisine soruyor. Cevap alamıyor.
Ben sıradan bir kullanıcı olarak bazı şeyleri anlamakta çok büyük zorluk çekiyorum: Bir tarafta Avea Genel Müdürü Erkan Akdemir adil bir frekans paylaşımı, daha çok 900 Mhz bant genişliği istediğini söylüyor. Ama fiberin adil paylaşımı konuşulmuyor. GSM şirketlerinin kendi paralarıyla kurdukları baz istasyonlarının Türkiye’de bütçe açığı yaratacağı bu yüzden paylaşılması isteniyor ama çoğunluğunu devletin kurduğu fiberin paylaşılmasını devlet dahil kimse istemiyor. Belediyelerin GSM konusunda sorun çıkarmaması isteniyor ama fiber döşenmesinden fahiş fiyat istememeleri sağlanamıyor.
Ben fiber ile internete girmek istiyorum. Eğer bu sağlanıyorsa bunu sağlayamayan devlet, bakanlık, regülatif kurumlar ve şirketler, hepsi suçludur. Az suçlu çok suçlu diye bir tartışmaya şimdilik girmek istemiyorum.