Bu aralar milliyetçilik yükselen bir kavram. Her gün birbiri ardına gelen haberler bizi terör örgütlerine karşı, komşu ülkelere karşı, hatta dünya devlerine karşı milliyetçi olmaya itiyor. Biz bu milliyetçiliği yaparken bir önemli noktayı atlıyoruz: Biz sadece belli konularda milliyetçi olabilen bir ülkeyiz.
Teknoloji konusunda milliyetçiliği de yanlış anlıyoruz: Biz yerli otomobil üretince, yerlimtrak cep telefonu üretince, üstünde Türk markası olan ama her şeyiyle yabancı olan televizyon üretince hele hele çalışmasa da alınmak zorunda kalınan yerli baz istasyonları üretince kendimizi mutlu hissediyoruz.
Oysa dünya bambaşka bir alana doğru gidiyor: Bağlantı teknolojileri hızlanıyor, cep telefonlarından televizyonlara, hatta neredeyse mutfak robotlarına kadar olur olmaz her cihaz veri alışverişi yapıp bir havuza bilgi atıyor. Big data adı verilen sistem kullanım alışkanlıkları ve verilerden anlamlı sonuçlar çıkarmaya çalışıyor ve dünyanın geleceği bu noktaya doğru emin adımlarla gidiyor. Ama bulut denen bu dünyanın olmazsa olmazı için yerlileştirme adına hiçbir somut adım atılmadığı gibi sosyal medyanın her alanı için söyleyecek sözü olan ülke yönetimi tek bir fikir geliştirmiyor bu alana yönelik.
Geçtiğimiz hafta “acaba internet sitemi paylaşımlı barındırmadan bulut teknolojilerine taşıyabilir miyim” sorusu kurcaladı kafamı. Yalan söylemeyeceğim, bu alarda çok bilgi sahibi olan bir kişi değildim. Kurcalayarak öğrenebileceğimi varsayarak bulut adıyla hizmet veren baba kurumların sayfalarında dolaşmaya başladım. Kim onlar tahmin edersiniz: Amazon, Google ve saz arkadaşları. Hemen öğrenip orada kendime bir sistem açtım demeyi çok isterdim ama işi içerik üretmek, içeriği yayma teknolojilerini ezbere bilmek olan biri olmadığım için çok kötü tıkandım. Bir süre sonra bir insanın yaşayabileceği en büyük baş ağrılarıyla Facebook’ta bu işi çok iyi bildiğini düşündüğüm dostlarıma danıştım. Gerçekten ne kadar değerli insanlar tanıdığımı gördüm, gerçekten benim gibi az bilen bir kişiye anlatılabilecek en sade şekliyle bana özet geçtiler. Ne var ki o noktada ben bunu tek başıma beceremeyeceğimi net bir şekilde anladım.
Sadece teknik yetersizlikten değil, olayın içindeki işi zorlaştıran faktörler yüzünden de… Amazon salt bulut hizmeti veriyor deyip geçiyoruz bunun alt kırılımında binin üstünde kalem hizmet var. Seçim yapmak için gerçekten bu işi yapan bir insan olmanız lazım.
İşte bu noktada daha önce birlikte çalışma fırsatı bulduğum, Türkiye’de teknolojinin gelişmesinde ciddi katkılarının olduğunu düşündüğüm Cenk Bayrakdar’ın mesajı yanıp sönmeye başladı ekranımda: “SkyAtlas’a bir bak istersen…” Bayrakdar Turkcell’de son kullanıcı için ürün ve hizmet geliştirme anlamında fazla işe imza atmış, bugün bize normal gelen ancak ilk çıktığı zamanlarda olabilir mi ki böyle bir hizmet kategorisinde ürünler geliştirdi. Şimdi hem girişimci hem de yatırımcı olarak enteresan şeyler geliştiriyor. “Bence” bunların arasındaki en önemli girişimlerden biri SkyAtlas…